İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Emirali Yağan’ın “Gitmek Bir Uzun Öykü/ Toplu Şiirler” Kitabı Çıktı- Akın Yanardağ

Reddi Miras
cetlerden miras alışkanlıklarla mühürlü
kötü huylu bir ülkede insan sıkılır elbet
böyle şamatayla konuşur olmasa silahlar
kudurur içimizdeki kurt
boğulur derimizin altındaki yılan

Emirali Yağan/Ne El Dorado Ne İthake

Emirali Yağan’ın yayınlanmamış şiirlerini de kapsayan toplu şiirleri “Gitmek Bir Uzun Öykü” adıyla, Red Kitaplığı etiketiyle yayınlandı. 1981-2021 arası yıllarını kapsayan Toplu Şiirler’inin Urmiye Mavisi’nden, Ne El Dorado Ne İthake’ye varan izleğinde, deneyim aktarımını ve şiir aracılığıyla ufkumuza serilen; yaşadığı, geçtiği, geçip gördüğü bizatihi kendi yol halini yazdığı görülüyor.

Daha önce yayınlamadığı şiirleri “Ne El Dorado Ne İthake” başlığı altında bir araya getirmiş. “Toplu Şiirler” içinde yer alan bu başlık babında bir iki cümle edecek olursak, Emirali Yağan’ın niteliği sürdüren şair tavrı, denebilir ki bu şiirleriyle de tozunu silkiyor dünyanın. Şiirin eleştirel tavı, titiz anlatısı, estetiği ve vicdani lirizmi, ‘iyimser olmanın sırası değil’ der gibi, yaşam halini sınıyor okuyucunun. Lafını esirgemeden dünyayı getirdiğimiz yeri gözümüze serip, çarşaf gibi yüzümüze silkiyor. Obur, aç gözlü, hırs ile semirmiş iktidarların yeni bir Nuh planı her zaman devredeydi, diyor. Gidi uygarlığın, yağmanın, görkemli tımarhanelerin, sömürü müzelerinin ve egemenlik ilişkilerinin bizi getirdiği yer işte, “vatan sağolsun!” nidaları altında “sonsuz yağma”nın pay edildiği yer oluyor.

Aslında her şey devletin arka bahçesinde olup bitiyor; “çapul çağın dinmeyen gazabı”nı kronikleştiren; atlasları, hız çağının teknik nobranlığıyla kendi olma halini bozup kara bir bugüne çeviren, kıtaları yağmalayıp pay eden egemenlerin ganimet paylarını bölüştüğü o arka bahçelerinde olup bitiyor. Diğer yandan, böyle giderse iklim krizinin önümüzdeki 80 yıl içinde bizi getireceği yerin, su kıtlığı ve gıda ihtiyacı nedeniyle büyük göçlerin ve dolaysıyla ölüm kalım günlerinin yaşanacağı bilgisi de orta yerde dururken, Ne El Dorado, Ne İthake’de yer alan şiirlerin bu gözle de okunmasını arzu ederiz.

Geçmişin içindeki bugünü eş zamanlı bir derinlikle süzgeçten geçiriyor Emirali Yağan. Tarihsel izleğin, egemen sistemin, egemen ahlakın berdevam halini yazıyor. Tarihten bugüne ve bugünden tarihe izleği yakalamak, olayları ve durumları ilişkilendirmek bugünü duyma ve hissetme hali ile iç içedir. Şiirin yaşamla vicdani, etik/estetik ilişkisi de buradan kurulur, demek istiyoruz.

Derken: “Selçukî bir şehirde kül olan akranlarımla /Mansur’dan beridir mahsuruz” dediği yerde duralım şimdilik ve yeni şiirlerinden biriyle hali pür melalimize duralım.

Ziyankâr Yurduma Ağıt
ömürce kulak kabarttım yere göğe
hele zaman sırrını fısıldar mı diye

çocukluğumun kara atlasında
hoyrat yeller esiyordu
durmaksızın savruluyordu kül
savrulanın kül değil, tarih olduğunu
tarih değil, küle karışanların hatıraları olduğunu
anlat dedi yıkkın dağ, kavruk orman,
göçük duvar, boşluğa asılı pencere, bak dedi
gitgide çoğalıyor ıssızlığımız
mezar taşlarımızı da gömüyorlar
akışına bent tutulan suların
katmer karanlığına

ceylan gördüm, yanıklar içindeydi.
ceylanı gözleyen kurdu gördüm, çenesi bağlanmıştı.
tilki gördüm, kuyruğu kopmuştu.
tavşanın kulakları uçmuş
sansar boynundan almıştı darbeyi
bozayı inine çekilmiş
yarasını göstermiyordu uyuz çakala.
yaban domuzunun burnu sürtünmüş
karayılan zehrini içine akıtmış
kıvranıyordu kızgın kumlukta.
sırtında evi, yangın yerinden göçüktü tosbağa.
ağaç kabuğunda karınca,
dala yuvalanmış kuş tutuşmuştu palazlarıyla.
börtü böceğin kanatları kırık uçar kaçar halleri yoktu

merama dil vermeyen lal bir zamandı
çocukluğumun yaşlı dünyası göçüktü ardıllarıyla

ah ettim orada
yaralı bir hayvan gibi inledim
kanadı kırık kuşlarla ilendim
yerleşkeleri viran, mezarlıkları şen
ziyankâr yurduma ağladım

Emirali Yağan: 1958’de Dersim’de doğdu. Ortaöğrenimini Elazığ’da gördü. Ankara Eğitim Enstitüsü ve Paris 8 Üniversitesi Modern Yazın Bölümü’nü bitirdi. Değişik yazın sanat dergileri ve gazetelere yazdı. Yerli, yabancı bir dizi uluslararası etkinliğe katıldı. Şiirleri yabancı dillere çevrildi, farklı müzisyenlerce bestelendi. Belgesel filmlere metin yazarlığı yaptı. Piya Yayın Kolektifi’nin kurucuları ve süreli yayınlarının editörleri arasında yer aldı.

Şiir Kitapları:
Urmiye Mavisi, Umut Yayıncılık. 1989 Şarkılar Ülkesi, Piya Yayın Kollektifi, 1990 (Cahit Sıtkı Tarancı Şiir Ödülü). Gitmek Bir Uzun Öykü, Piya Yayın Kollektifi. 1995 Evvel Zaman Şiirleri, Piya Yayın Kollektifi. 2003 Aylak Dizeler – Sahra Sanrı ve Sara, Çhiviyazıları. 2007 Ne El Derado Ne İthaka (İlk kez bu kitapta yayınlanan şiirler).

Diğer Çalışmaları:
Denizi Kar Tuttu, Şiir Albümü, 2001. Dersim Defterleri
– Beyaz Dağ’da Bir Gün, Anlatı, İletişim Yayınları, 2013. Silva Gabudikyan, Şarkıların Şarkısı, Raffi Hermonn ile birlikte Ermeniceden çeviri, Belge Yayınları, 2002 Cemal Taş, Dağların Kayıp Anahtarı, Kırmançkiden çeviri, İletişim Yayınları, 2010, Bego – Dersim 1938 ve Sonrası, Kırmançkiden Türkçeye çevirip yayına hazırlama, Belge Yayınları, 2017. Qelema Sure Kırmızı Kalem (2009), Kara Vagon (2011) ve Markasor (2014) belgesellerine metin yazarlığı yaptı.

Akın Yanardağ

Kaynak: dersimgazetesi.net

Paylaş

Yorumlar kapatıldı.